Thursday, February 13, 2014

HAYVAN DÜŞMANLARI ARASINDA OTURUYORUM:(





" Köydeki evimizde annem yoğurt yapmak için kocaman bir tencereye süt doldurmuştu. Kapı veya pencere açıkken kedinin biri girmiş mutfağa, tencerenin kapağını patisiyle açmış, baktık sütü içiyor. Kız kardeşimle ben sopalarla bunu bir dövdük, bir dövdük, altına işettik!"

" Köydeyken bir köpeğimiz vardı, ben o zaman genç gelinim, köpeğimiz dışarıdaki köpeklerle kapışmış, ayağını ısırmışlar, ayağı yara olmuş, kurtlanmıştı, ne yaptıysak iyileşmedi, katran sürdük vs. olmadı. Bir gün bütün gün tarlada çalışmış, ekini kaldırmıştık, güzel güzel yemekler yaptım tüm aile oturduk yer sofrasına, yemek yiyeceğiz, benim adam (eşini kasdediyor) geldi, "ya bu köpeğin ayağı hala kurtlu" dedi. Birden tepem attı, yemek yerken kurtlu ayaktan bahsetti diye tiksinti geldi bana, o kızgınlıkla sofrayı devirdim, 'niye tam yemek yiyeceğiz köpeğin kurtlu ayağından bahsediyorsun! Mahsus mu yapıyorsun?' dedim. Sonra gittim evde fare zehiri vardı, aldım, iki dilim ekmeğin arasına koyup köpeğimize verdim, yedi, sonra öldü. Çok pişmanım"

"Bizim köyde kediler doğum yapınca, yavruları alıp bir çuvala doldurup, çok uzak bir yere bırakırlar! Ölsünler diye..."


hayvan dusmanlari arasinda oturuyorum 1


Bu üç hikayeyi de aynı apartmanda oturduğumuz üç farklı komşumuz anlattı. Sonuncuyu anlatan kedileri, köpekleri seven, merhametli biri. Sayesinde bahçedeki kedilere susuz kalmıyor, zaman zaman yemek de veriyor. Yani yanlış anlama olmasın kendileri böyle şeyler yapmamışlar sadece tanık olmuşlar.

Kendi köpeğini zehirleyen epey yaşlı bir kadındı, apartmandaki bir komşumuzun kayınvalidesi, yıllar önce yaptığı bu işten gerçekten pişmandı. Günah olduğunu da biliyordu ama iş işten geçmişti. Sanırım bana anlatarak bir nevi günah çıkardı, belki herkese anlatıyordur, anlattıkça rahatlıyordur, ona "teyzeciğim köyün ineklerine, koyunlarına bakan bir veteriner mutlaka olur, ona bir gösterseydiniz ya da anlattasaydınız, bir ilaç verirdi, geçerdi kurtları" dedim. E tabii veteriner para alacak bunlar kediye, köpeğe para harcamazlar. Nereden biliyorsun diyeceksiniz. Vaktiyle Prenses'i otobüsle veteriner kliniğe  götürüyorum, önümde başı örtülü, şişko bir kadın oturuyordu, aynen şöyle demişti "bunu tedavi için para vereceğine, at gitsin, yenisini al"! Ne cevap verdin diyeceksiniz inanın hatırlamıyorum herhalde kapıldığım dehşetten şoke olup bir cevap verememişimdir. Başka komşular da kedimin hastalandığını veterinere gittiğimizi duyunca "a öyle mi geçmiş olsun" diyecek yerde "kaç para alıyor?" diye sorarlardı! Sanki parasını onlar verecek! Sürekli 'kaç para veriyorsun kedi mamasına?" diye de sorarlardı. 'Size ne kardeşim? Sizin cebinizden mi çıkıyor?' Akılları fikirleri kedilere harcadığım paraya çalışır. Onlara göre kediye, köpeğe mama için para harcamak, hastalanınca veterinere götürmek anormal bir şey.

Bunları duymadan önce köyde yaşayanları Heidi ve dedesi gibi kediye, köpeğe, koyuna, keçiye son derece merhametli davranan insanlar sanırdım.

 


 hayvan dusmanlari arasinda oturuyorum 2


Bizim de köyümüz var Karadeniz'de. Köylü olmayı, köyde oturmayı küçümsediğimi sanmayın sakın babam köy çocuğu olmakla gurur duyardı, ben de zaman zaman 'keşke böyle beton yığınları arasında, egzos dumanları arasında değil de, köyde yaşasam' derim. Çoğu insan da şehir yerine yemyeşil bir köyde yaşamayı hayal eder.

Ama bunları duyduktan sonra hevesim kaçtı. Apartmanda oturanlar genelde Ankara civarlarından, Kırşehir, Çorum, Yozgat'ın köylerinden gelmişler. Bahçeye su kabı konmasını istemeyenler genelde köyden gelenler. Mahalledeki çocuklar ve gençler sahipsiz köpekleri bir araya toplayıp kedilerin üzerine salarlar; kaç kedi onların yüzünden parçalandı. Bir tanesi gözümün önünde olmuştu, veterinere götürdüm ama kurtaramadı, belini kırmışlardı. Sokak sokak dolaşıp kedi arar, 'tut, tut, yakala!' diye köpekleri kedilere saldırtırlardı. Kediler şanslıysa ağaca tırmanıp kurtulur, değilse köpekler kediyi tutup parçalarken bunlar sadiçte zevk alır, keyifle izlerlerdi:(

Sonuçta bu kişilerle (insan diyemiyorum)aynı havayı solumaktan bile nefret eder hale geldim. Mümkün olsa sadece merhametli insanların yaşadığı bir gezegene ışınlanmak istiyorum. 


No comments:

Post a Comment